Yerleri kaplayan sararmış yaprakların altındaki sıcaklıkla avunmaya çalışmak gibiydi, bir yaprak altını yurt edinme saçmalığıydı bu inançlı bakış. Rüzgar vardı, yağmurda rahatça altına sızardı. Güneşin bir tonundaydı artık ruhu, sahip çıkamazdı bu beraberliğe, başkaldıramazdı.
Eskiden insanlardan uzaklaşmanın doğru olmadığını düşünürdüm İçlerinde yalnızlığımızı yaşatabilirdik ama insan sevgisine muhtaçtık bir şekilde minimum düzeyde de olsa karşılamak durumundaydık yoksa ruhsal sorunlara yol açardı. Peki ruhsal sorun diye adlandırılan durumlar insanların olması ve olmaması gerekenler diye iki ana başlığın, olmaması gerekenlerin alt başlığı değil miydi?Doğa rollerimizi belirlemişti, biz neyin peşindeydik peki. Düşünebilme yeteneğimizi abuk sabuk şekilde kullanmak, iğrençleşmek nereye götürecekti. İyi, tamam hadi kendimize tapalım diyecek olursak akli dengesi! Yerinde olmayan bir grup insan da anında bize tapınacak bir durum meydana gelebiliyorun içinde yaşamakta sinir bozucu. Bir yol şeçip yaşayalım hadi, birşeylere bağlanalım rollerimize sarılalım –kim uydurduysa- bir başka insanın gözüne bir büyü olarak akalım, şarkı söylemeyi para temin edilecek, şöhret sağlayıcı bir mide bulantısına dönüştürelim inanalım sesimiz çirkinse susmamız gerektiğine. Sesin güzel ve çirkin durumunu beynimizin işlevini yerine getirebilmek için yarattığı bir tepki olduğuna burun kıvıralım içimizin sesini ezim ezim ezelim. Sanatı kendini ifade etme şekli olduğunu unutup satılacak bir obje olarak görmemizi de geçtim buna sahip olma duygusuyla kıvranmamıza nasıl bir hastalık adı koyalım? Fotoğrafını çekemediğimiz anlarımızı anı saymamaya devam. Yan masaya taşacak kahkahalar atalım ki kendimizi mutluluğumuza inandıralım. Aldatalım ki hep aynı taddan geberip ölmeyelim, ne tadıysa artık bu sadece bir ihtiyaç karşılama öğğğ sevgi böğğğ aşk… haber vererek aldatmaya ne dersiniz? Hayatım az sonra senin için kurduğm çümlelerin aynısını karşılaşacağım kadına –o senin için çok önemli hem- sunacağım ümidim o ki bir sunağa dönüşürde orda kadınların hepsine taparım öğğğ duyuyorum. Biraz samimiyet olsun biraz yürek olsun evet bunu yapmak istiyorum densin sözüm yok ama bir korkağa şahit olmak pek hoş değil. Kuyruk acısı çektiğimizden değil tüm duyu organlarımız acı çekiyor, hatta yakında evrim geçirip acı çekmek üzere yeni duyular ortaya çıkaracağım gibime geliyor. Gerçi hissediyorsam durumu yeni organa gerek yok hem bu şuçsuz ayağına yatmaları kavalla destekliyorum . uyuyalım ama gözlerimiz açık olsun. Göz kapaklarımızı ince, şeffaf bir zarla değiştirelim. Olabilir mi? Açık sözlü olduğun için seni tebrik ediyorum diyeceğimi sanma evet sen busun ama ben de buyum ve birazcık görebiliyorsan benim değerlerime saygı duyardın. Öyle böyle derken bir yığın insanın doymak, sex yapmak, diğerlerine kendilerinin onlardan aşağı kalır yanlarının olmadığı türünden bilinçsiz ve hastalıklı bir hayat yaşadıklarına itiraz edebilir misin. - erkek kadın falan dersek ikisini de kendi çapımda psikolojik ve biyolojik faktörlerini göz önüne alarak tanıyorum diyebilirim , elinde olan ve olmayan zaafları falan ayrı bir mesele ya da doğaları gereği olan durumlar hoş görülecek şeyler , hoş olanlar da ama iğrençlikler değil-. Ahlak aşağı tabaka için geçerlidir deriz, tanrı işini bilen insanların diğer insanları susturmak, itiatkar yapmak, adına yarattığı bir mit deriz onun ağzıyla konuşurken buluruz kendimizi, çoklaştırırız varlığı yokluğu kafamızı karıştırır. Özeleştiri mi o da ne? Affetmek mi? Sevmek mi? Kendini herhangi bir şeyden aşağı görebilmek mi? Bu olmadıysa öbürüne geçelim anlayışı? Devlet adını verdiğimiz sınırların içinde savaşları iç ve dış diye ayırıp içimizdeki aykırıları! rahatça tahtalı köylerimizde ikamet şansına kavuşturalım. Şairlerin kemikleri üzerine tartışalım, heykellere sövelim, bayraklar asalım göğsümüze. Sokaklardan geçen çöpçülere selam versek, sigaralarını yaksak aynı anda bir kadın sigarasını dudaklarına götürürken, tercihlerimizin mantığını kavrasak nedeniz, niyeyiz, kimleyiz? Aileyle olan düzensiz ilişkilerimiz akrabalarımıza duyduğumuz yakınlaşmalarına karşı uzaklaştırıcı önlemlerimiz, arkadaşlarımız için oluşturdğumuz, hayatımız için oluşturduğumuz kriterler?
Parmak duygularımız bir yaprakla yetinebilir. Yapraklar masum, biz değiliz… adam akıllı sanatçılar ruhumuza çarpabilir eserlerini, kendimize gelsek gözlerimizi açsak, açsak tüm duyularımızı görsek, tatsak, duysak, koklasak, hissetsek, dokunsak ama güzellikleri insanları bir an gözlerimizin önünden silsek te doğaya baksak.
- teomankolik oldumm huuw bu arada...
ben kafamı kullanıyordum eskiden ama şu an pek değil ve bu demek değildir hala sevgilerine saygıları olmayan insanları sevebileceğim yahut aşklarına yahut yahut insanlıklarına, bilmemeleri mühim değil güvenmemeleri sorun cesaretsizlikleri, kötü düşünceleri karşılarındakini hisleriyle kirletmeleri sorun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Noktala