Sabahın yedisi, yediden bişeyler kaybetmiş bir halde uyanıyorum, alarm çalmış çalmış ama ben uyanamamışım içimdeki kelebeklerin canı yanıyor derse geç kalacağım boş ver boş ver canının acısını hissetmeye devam et diyorum yokluluklar ve varlıklar adına ne kadar can yakıcı anı varsa hepsini gözlerine batır ruhuna tükür hayata diyorum kendime tükürmekten kaçıp.
Ne yapacaktık; o evet yaşayacaktık, gülecek, zırlayacak, çıldıracak falan filanlaşacak bitecek, dikecek öyle böyle ölecektik neyin peşinde olduğumuzu çoğu zaman bilmeden. Bilmiyorum ki neyin peşindeyim, gerçekten neyin peşindesin sen kızım ne istiyorsun nasıl yaşarsın sevdiğin adam akıllı bir hayat düzeni yok mudur tercihlerin hayır diyebilme becerisini de gösteremiyorsun yaptığın şeylerin getirileri de götürüleride umurunda değil ve sen bir hastasın sen ne hastası onu da bilmiyorum ruhun mu hasta öksür bakayım diyemeyeceğim , yataktan çık hadi uyan derse geç kalıyorsun..
bir iki bir şey atıştırıp dışarı, hava içime işletiyor soğuğunu iki kolumda iki ağırlık yanımdan geçen insanlar yeşermeye başlayan doğa çiçek açmakta her bir şey ama hiç anlamı yok bakınca bir döngünün bir parçasından ibaret her şey neslin devamı için görüntünün güzelliği hiçbir anlam ifade etmiyor gökyüzünü bıraktım bu aralar kaybettiklerimi mi aradığımdan mıdır nedir yere bakıyorum kaldırım taşlarıyla oynuyor zihnim hikayeler yaratıyor onlardan kaç hikaye basmıştır her birine kaç damla düşmüştür yağmurla ya peki gözyaşları beni de alılar mı yanların…
elime çam kokusu bulaşıyor, ne de özledim ne de çok.. içim ben dalarken ellerini çözmüş hemen ağzından bandı çekmişte bağırıyor her şeyi doğaya kulaklarım duymak zorunda değiller aldırmıyorlar iyi de ben yaşamıyordum ki bu ses vicdanımı arıyor olsun duymuyorum bir şey her şeye özlem bulaşıyor kahretsin..
yürüyorum yürüyorum yürüyorum telefonla konuşuyorum ders işlenmeyecek falan filan umurumda mı ki dönüyorum da nereye dönüşlerim değil sade hayat nereye ne kadar da önemsiz bir insanım kimse sevsin istemiyorum beni hiç kimse hepsi uzak dursun yoruldum ben tükenirken yorulurken yaşamak zorunda kalıyorum yaşamak istemiyorum ağlamakta istemiyorum ilaç kullanmakta
herkes gidince, ben de gitmiş bulunmaktayken sen de gitmiştin benle gelmemiştin
her şey anlamını yitiriyor, bir dikene takılıyor tüm görüntüler tüm zaman işe yaramaz bir paçavra oluyor
yağmur mu yağıyor kimse görmeden ben mi ağlıyorum karanlıkta bir sokak lambasının aydınlığında sevinç içinde çığlık çığlığa yağmur damlaları benim gözlerimi görüyorlar güneş çıksın istemiyorum
yatağıma oturup yazıyorum sırtım ağrıyor tuş sesleri zamanın incecik sesine karışıyor bir şarkı bir şarkı tüm diğer şarkılar gibi anlamsız ama anılar arasından fışkırır halde anıları fışkırtıyor üzerime güzel anıların canımı yakışlarına eşlik ediyor beynim tutamıyor yaşadıklarımı unutuyorum ama zaman zaman aniden hortluyorlar içimde bu bir çılgınlık hali
ne olduğunun farkında değilim duygularımı analiz edecek gücüm yok hangi tarafa dönsem hangi sözcüğe dokunsam birkaç çok kullanılmış acı cümlelerine dönüşmek üzere yığılıp kalıyorlar cümle kuracak halim yok ama off bilmiyorum
kendimi kendimi incitmeye hakkım var mı bilmiyorum ben ben ne yapayım
hayatıma bulaşmalısın tek kurtuluş yolu bu, hayatına bulaşmamalıyım bu kurtuluş yolarından biri senin için…
duydun mu ki..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Noktala