4 Nis 2011

YIKICI KARAKTER

O, sürekli yanlış anlaşılır, dedikodulara maruz kalır. Umurunda değildir. Kibirinden değil. Sadece yanlış anlaşılma korkusu üstüne kurulu küçük burjuva toplumsal düzeninin dışında olduğu için.
Benjamin’in ışıklar saçan
nihilizmi, müthiş bir umut vaad eder. Umut kelimesinin yüklendiği ‘mahfaza-adam’ freni anlamından söz etmiyorum elbet. “Aman bir tatsızlık çıkmasın” diye hayatı askıya almanın, ertelemenin üstbaşlığına dönüşen umut politikasından hiç söz etmiyorum.
Dünyayı ve hayatı okurken, hepimizi iğdiş eden onca önkabulün, bilginin, geleneğin dışında bir bakış sunduğu için.
İnsan olma serüveninin sonsuz zenginliğini imlediği için.
Bahçemde onun benzersiz bir işaret fişeği olan yazısının sonunu okuyorum:
“Yıkıcı karakterde, asıl heyecanı olayların gidişine karşı duyduğu altedilemez kuşkularda bulan ve her şeyin ters gidebileceğine her an hazır olmanın verdiği tarihsel insan bilinci vardır. O nedenle güvenilirliğin ta kendisidir yıkıcı karakter.
Hiçbir şeyin kalıcı olduğunu kabul etmez yıkıcı karakter. Ama işte bu yüzden her yerde bir takım yollar görür. Başkalarının duvarlar ve dağlarla karşılaştığı yerde de bir yol görür o. Ancak bir yol gördüğü içindir ki her yerde de engelleri ortadan kaldırmak zorundadır. Her zaman kaba değil, zaman zaman en soylu şiddetle. Her yerde bir yol gördüğü için de kendisi hep yol ağızlarındadır. Zamanın hiçbir anı sonraki anın neler getireceğini bilemez. Var olanı yıkıntıya çevirir bu karakter, yıkıntı olsun diye değil, tersine bu yıkıntıdan geçecek yolu açmak için.
Hayatın yaşanmaya değer olduğu duygusu içinde yaşamaz yıkıcı karakter, intihar etmek zahmetine değmez diye yaşar sadece.”
YILDIRIM TÜRKER



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Noktala