29 May 2012
28 May 2012
27 May 2012
dök
ben varım
tıkanıp kaldım, ölüp kaldım, bri astım krizinden başka bir hal alamıyordu kırıldıktan sonranın üzerine eklenen sevgilerim. varım ve elimde öyle şeyler yapıyorum sadece bazen resim, üstümde kirli önlüklerle geçen zamanlarım oluyor
ekildiğim oluyor, varım boy veriyorum bu hallerde intikam aldığını sanan zihinlerdeöylesine bir duman oluyorum bazen
keyif verici bir içecek olduğum yok
sadece varım
nitelik açısından zayıf
"eksik"
birden fazla kişi tepemde çoğu zaman.
ikiye karşı yetersiz bir dörten fazlasıyım bazen /yız
ne kişilikler, aman allahım nice kişilikler öyle çok yaşayan da var etrafımda
benim keskin hava şartlarım
uyarılarım
tehlikeye karşı
yanlı yapılanlar
bir kaç cinayete ihtiyacım var ama sadece ceneye karşı yapılacak ya da o yüz hareketlerini öldürücü darbelere
9. senfoni
keskin bir senfoni içimde bir tendomdan bir tendoma ayırırcasına geçiyor ki bu varlığın
çürüyüp yokalmanın diğer tarafında da varım
yüzüme vuran güçsüz ışık
çıplak toprakta yuvarlanan top, o sevinçte o aşkta o geçmişte kalmışlıkla burdan gökyüzüne doğru yükseeliyor.
tıkanıp kaldım, ölüp kaldım, bri astım krizinden başka bir hal alamıyordu kırıldıktan sonranın üzerine eklenen sevgilerim. varım ve elimde öyle şeyler yapıyorum sadece bazen resim, üstümde kirli önlüklerle geçen zamanlarım oluyor
ekildiğim oluyor, varım boy veriyorum bu hallerde intikam aldığını sanan zihinlerdeöylesine bir duman oluyorum bazen
keyif verici bir içecek olduğum yok
sadece varım
nitelik açısından zayıf
"eksik"
birden fazla kişi tepemde çoğu zaman.
ikiye karşı yetersiz bir dörten fazlasıyım bazen /yız
ne kişilikler, aman allahım nice kişilikler öyle çok yaşayan da var etrafımda
benim keskin hava şartlarım
uyarılarım
tehlikeye karşı
yanlı yapılanlar
bir kaç cinayete ihtiyacım var ama sadece ceneye karşı yapılacak ya da o yüz hareketlerini öldürücü darbelere
9. senfoni
26 May 2012
korktuğum şeyin adına hırsız derler
aslında derinliği olan bir korku
o karanlık bahçede o karanlık kuyuyu anlatırken ben gözlerimin çabasını dönen çarka karşı düşen kovanın sesine karşı kulaklarımın
sabaha doğru aramızda herhangi bir duygunun akmadığı büyük annemin, aynı zamanda dedemin yaşlı sevmeyişimin haklılığının ve gereksizliğinin aktığı o eski kuyunun adıdır
belki bu seferki korkak bir hırsız ne farkeder. avucumu carkın hareketlerine dokunduruyorum.eski bir kilise olan caminin restore edilişindeki karmaşıklık, bu duvarların içinde hangi tanrıya dua etmeli-belki de o ince yer halısı ürkütmüştür beni, onun kayganlığın üzerine kayganlık ekler hali. - galip tanrı hangisi.
kocaman adımlar atıyorum, basıyorum yere ayağımı siddetle, elim şiddetle hareket etmekte.
onların derin belirleyicilikleri, üstünlükleri, çoğunlukta oluşları benim yapayalnızlıkta kendimi herkesten önce ele geçirip en ufak bir seste daha büyük adımlar atışıma dönüşüyor. zavvallı, yanıldım. bilmiyordum, söylememişlerdi.pencereye çıkıyorumda ordan bakıyormuşum gibi oysa yanlanında saçlarının toklar içinde kendine güveni, ayakkabısının üzerine ihtiyatla dökülmekte olan pantolon paçalarını, küpesi dikkatimi çekiyor güzel bir hayvan benim buzullarıma yapışır gibi oluyor. sesinin tonu yetişkin bir halde şaşı gözlerinde gençleşiyor bir diğerinin. şapkası falan filan bunca karmaşa hepsi dünde kalması gerekirken unutkan zihnimin üzerinde gezinip duruyor.
merhaba diyorum şimdi bir ele kola gövdeye yavaşça dökülse tüm kemikleri, kırılsa havada dağılsa
dağılmak
elmacık kemikleri başta
adem elması
bir bardak süt
el merhaba daha önce tanışır gibi olmuşluğumuza memnun olmuştum
bu duruma inanamamış, sığınamamış ve bu kadar düşmeyi göze alamamış olsansa kızıl saçlı lilith ortalıkta dolaşıyordu işte kulağımın dibinde
güngeçtikçe gün geçiyor güngeçtükçe geçiyor, sabah kuşlar ötüşmeleri
korkma
istersen inanma da
içini yıka yıka yıka
içinde biriktirdiğin düm sihirli mendillerimden kurtul
gün doğuyor
sürüklenen kırık bir ayaktan ibaret hikaye barçalarım parçacıklar sinir bozucu hale gelen kuş sesleri
24 May 2012
22 May 2012
21 May 2012
19 May 2012
17 May 2012
13 May 2012
12 May 2012
duman yerine bir pınar yükselir hem dans edebilir de
ellerim bu kadar farklı bir renkte olmamıştı hiç, zihnim bu kadar ben dışılığına maruz kalmamıştı. sevmek sevebilmek insanları birkaçını bir tekini ağır ve yorucu, kendimi ayakta tutamaz ve o düşmüş suratla merdiven çıkarken. başka bir yerde olmalıyım şimdi. en azından uykunun içinde. fotoğraf karelerinden çıkmak yüce şeylere kanat takmak o gerçekleştirilemeyen uzaklaşma isteği anında mı çıktı bir düşünceden.
5 May 2012
4 May 2012
2 May 2012
yirmidört saat
Söylenecek hiçbir şeyin etrafında
düşüne düşüne dolanıp durmak zihnim söylenip durmaya başladı yok yok bak
görüyorsun ki yok anlamsızlıktan başka bir zaman akışı yok şehirler binalar
otlar ince uzun kırmızı benekli böcekler arkadaşlar dostluklar akıp giden
nehirler biriken göller eldivenlerimin içi içine sığar halde yok bir hiçlikte
hava şartları belirsiz gökyüzü yarım ay
Kimliğimin hangi yanına baksam yok
yaşantımın hangi yanına baksam yok ya da ona benzer kelimeler sesimin
yankısıyla donuklaştığım boş bir ev hikayelere karışıyor karanlığım uzak
konuşulası olmayan halim izliyorum bunalıyorum sevemiyorum anlamsız buluyorum
Aynı tıkırtıları farklı notalara
gömmek aynı şekilleri farklı renklere boyamak çizgilerinden çekiştirmek
Küçük kirli oyunlar, bir karış uzun
beş karış aptal
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)