28 Mar 2012
27 Mar 2012
duygusudikenli
soğuk metalden ılık ölüm
küçük bir pencerem vardı, zemin basamaklı aranılmayan bir düzlüğün uzağında. eskinin kuzey gündoğumu yerini güneye bıraksada kuzeyde bir pencere demir parmaklı... basamaklarda sırtım avuç içlerim sözcükler, benler bizler...
geçip giden insanlar perdesiz pencerenin alabildiği kadar masum uzaklaştırabildiği kadar katil, gürültüyle açılan kapının dili kadar örtücü. çıkarıldığı yerde kalakalmış elbiseler bir yığın duygu bir fotoğraf karesi kadar direçli ama kokulu...
hala yaşıyorum, ama değişken tam olarak yaşamak denmemeli
küçük bir pencerem vardı, zemin basamaklı aranılmayan bir düzlüğün uzağında. eskinin kuzey gündoğumu yerini güneye bıraksada kuzeyde bir pencere demir parmaklı... basamaklarda sırtım avuç içlerim sözcükler, benler bizler...
geçip giden insanlar perdesiz pencerenin alabildiği kadar masum uzaklaştırabildiği kadar katil, gürültüyle açılan kapının dili kadar örtücü. çıkarıldığı yerde kalakalmış elbiseler bir yığın duygu bir fotoğraf karesi kadar direçli ama kokulu...
hala yaşıyorum, ama değişken tam olarak yaşamak denmemeli
21 Mar 2012
18 Mar 2012
15 Mar 2012
sadece hiçbir şey
bu kadar bir ruh hali, getirisi kitap
getirisi kodlar
getirisi sözler
laflar
hayaller
yok avucumda elimde kaşlarımda elmacık kemiklerimde her hangiler
adem elması mı sayılır bu gün olsun bir kabul günü
müzik iyidir, duygudurumumun üzerine düşer
şize düşer
"İçim dışım bir ceset kokusuyla, çürümüş et kokusuyla dolmuştu. Sanki bende eskiden beri hep vardı bu koku; sanki ben ömrüm boyunca bir kara tabutta uyuyordum hep ve yüzünü görmediğim kambur bir ihtiyar, hayalet gölgeler, sisler içinde beni gezmeye çıkarmıştı."
kör baykuş ~ s.hidayet.
http://dipnotkitap.net/OYKU_ve_NOVELLA/Kor_Baykus.htm
http://www.idefix.com/kitap/kor-baykus-sadik-hidayet/tanim.asp?sid=DC3P02DU2B5BFJVTSS2B
Sadık Hidayet`in yakın dostlarından Bozorg Alevi`nin, Kör Baykuş`un Almanca`sına eklediği "Sonsöz"`den alıntıdır : "Kör Baykuş`un eylemi, olayları, zaman ve mekân dışında kalır. Olayları bölüşenler tipik kimselerdir, daha doğrusu bir tipin değişik kişilerdeki varyasyonlarıdır, bu kişiler mitik bir psikoloji kanunlarına göre birbirlerine dönüşürler. Baba, amca, arabacı, mezarcı, ihtiyar hurdacı ve nihayet romanın "kahraman"ı, aslında tek kişidir, esrarengiz genç kız, bayader ile kahramanın karısı kahpe de öyle. Normal zaman düzeninin kalkışı bununla bağlantılıdır; şimdiki zamanla geçmiş zaman; anı, rüya ve hayal olarak birbiriyle kaynaşmıştır. Sebeple sonuç arasında bir nedensellik yoktur, onları birbirine masallardaki mantık bağlar. Ama buna rağmen olay, şüphe yok ki gerçek bir hayatı saptar. Korkular, özlemler, ümit, ümitsizlik, bu olay içine, öteden beri insan kaderinde olduğu gibidir."
(http://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%B6r_Bayku%C5%9F_(roman))
kör baykuş ~ s.hidayet.
http://dipnotkitap.net/OYKU_ve_NOVELLA/Kor_Baykus.htm
http://www.idefix.com/kitap/kor-baykus-sadik-hidayet/tanim.asp?sid=DC3P02DU2B5BFJVTSS2B
Sadık Hidayet`in yakın dostlarından Bozorg Alevi`nin, Kör Baykuş`un Almanca`sına eklediği "Sonsöz"`den alıntıdır : "Kör Baykuş`un eylemi, olayları, zaman ve mekân dışında kalır. Olayları bölüşenler tipik kimselerdir, daha doğrusu bir tipin değişik kişilerdeki varyasyonlarıdır, bu kişiler mitik bir psikoloji kanunlarına göre birbirlerine dönüşürler. Baba, amca, arabacı, mezarcı, ihtiyar hurdacı ve nihayet romanın "kahraman"ı, aslında tek kişidir, esrarengiz genç kız, bayader ile kahramanın karısı kahpe de öyle. Normal zaman düzeninin kalkışı bununla bağlantılıdır; şimdiki zamanla geçmiş zaman; anı, rüya ve hayal olarak birbiriyle kaynaşmıştır. Sebeple sonuç arasında bir nedensellik yoktur, onları birbirine masallardaki mantık bağlar. Ama buna rağmen olay, şüphe yok ki gerçek bir hayatı saptar. Korkular, özlemler, ümit, ümitsizlik, bu olay içine, öteden beri insan kaderinde olduğu gibidir."
(http://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%B6r_Bayku%C5%9F_(roman))
14 Mar 2012
12 Mar 2012
benim--dar zaman--geçiştirilmek üzere--karmakarışık
ne derse desinler şonuç hepimizin ürünüydü ve böyle olacağı da belliydi
29.10.2011
01:13
Neden hep daha kötüye gidiyor .
13.11.2011
19:04
Sonbaharda kar sarı ve bayaz birbirinin yüzüne bakmayan iki renk
12.03.12
16:30
Küçük bir sandala sığınmış korkak bir kaçak sabaha karşı tüm evlerin bacasından tüttü
Dışarda ölüm var sanki, kuşlarrın kalabalığı
Nefes almanı güçleştiren, içine döktüğün bir anın savrukluğuydu ilerlememe sebep olacak davranışın. Soğuk bir cam, sıcak bir metal…
Kuşlar daha fazla üşümekte o güne nazaran, kanatları ağır, yaşları ilerlemiş.
Ağaç dalları zayıf, rüzgarda sallanmakta, hasta, sararmış…
Çirkin olmaktan kurtulamayan beton binalar bir çiçeğin görüntüsünü kapattığı için iki kat çirkin…
Herhangi birimiz hasta, uykuda…
Bilmediğim bir şey vardı, beni sevmekten vazgeçmeyecek bir nefes barınağına alacaktı ben onun bahçesinde oynarken, ben toprak solucanlarına bakarken, yaşarken ben, yeryüzündeyken vazgeçmeyecek ama yetmeyecek bir nefes…
Bana hikayeler anlatamayan insanlar, hikayeleri masumluğumu yaralayan insanlar ve bir gün daha içime yaratıcı bir fırça bırakan insanlar…
Kirletilen zavallı dünya, canlılar cansızlar, erezyon, ozon deliği… hepimiz bir bütünlükteyiz, soğumakta olan güneş bir şekilde var olan hayatı bitirecek ama kirletmeden ya da acıtmadan…
Uzaklaşıyorum kendimden, nerdeydim ya da hepsi ben değil miydin? Dağınık, hepsi önemlidir onların dokunmayın.
Yanlış yazmışsın kelimeyi belki bilerek, alışılmış şekilde anlamış zihnim.
Uyku ah ne kadar da yakışmış yüzüne. Bir taşa birkaç sey söylenebilir. En güzelinden bir çiçeğe, bir çeylana da birkaç şey söylenebilir ama bitmiyor sözcükler bu halini anlatmaya göğüs kafesinin dansına… yatağın içine hükmetmiş bedenine. Dönüp sayıklamaya başlasan pek yapmazsın ama yaparsan ah epeyce güzel olacak.
Tekrar ana gelecek olursak nefessiz haline hal eklemiş buz gibi bir ölü olduğunu görüyoruz. Alışmaktansa sevmediğini dile getirmek, yakınmak yansıyor diline.
Kanatlarının üzerindeki karları temizle, dön karga etrafında, dön ama sesini kes.!
Kırmızı küçük ışık, faalim hala yaşamak konusunda hem de göç ediyorum aydınlattığın alan üzerinde.
Çam kozalağı, pat patladı bu mevsimde…
11 Mar 2012
7 Mar 2012
6 Mar 2012
ah bastıramadığım
mide bulantısı katılmadan edemiyor
başaramıyorum
başaramıyacağım
başaramamıştım
biliyorum
bir çözümü varsa bile
yarattığı diğer ağrı ne olacak
ne olacak bu reddediş
başaramıyorum
başaramıyacağım
başaramamıştım
biliyorum
bir çözümü varsa bile
yarattığı diğer ağrı ne olacak
ne olacak bu reddediş
3 Mar 2012
denek
üstün bir ırkta meydana getiremedi
kendini de yaşayamadı
otomatik portakal
ve toplum
ya toplum
hani toplum
hangisi?
kendini de yaşayamadı
otomatik portakal
ve toplum
ya toplum
hani toplum
hangisi?
hainsan hahayvan (onlara paranoyalarını verdik)
Bir kaplumbağayı bir gece köpekbalığının biri öptü. Seni iyi kaplumbağa dedi ama kaplumbağanın boynu incinmişti diye iyice sarılamamıştı.
yorgun kaplumbağa neden kaplumbağa oluyordu, neden kısa süreli sürüyordu diğer hayvanlara dönüşme serüveni. Bir kabuğu bile olmayan ayıcık annesi miydi sebep yoksa tilki arkadaşları mı?
anlatsa herkes timsah olacaktı işin aslını sadece ara ara ağlamaya devam etti kendi bile bilmemezlikten geldi.
seni aşağılık tespih böceği dedi bir süre küçük bir anısına. Hümanizm ruhu kaplumbağanın kabuğunu çatlataduruyordu daha fazla hayvanlardan bahsetmemeliydi doğa canlanıyordu ve post değişiyordu
yorgun kaplumbağa neden kaplumbağa oluyordu, neden kısa süreli sürüyordu diğer hayvanlara dönüşme serüveni. Bir kabuğu bile olmayan ayıcık annesi miydi sebep yoksa tilki arkadaşları mı?
anlatsa herkes timsah olacaktı işin aslını sadece ara ara ağlamaya devam etti kendi bile bilmemezlikten geldi.
seni aşağılık tespih böceği dedi bir süre küçük bir anısına. Hümanizm ruhu kaplumbağanın kabuğunu çatlataduruyordu daha fazla hayvanlardan bahsetmemeliydi doğa canlanıyordu ve post değişiyordu
2 Mar 2012
tok
"kayıbım" diyen gerçek, güzel ve sıradışı bir gece kahramanıdır metal kargası yanıbaşında kanatları ve gagası bir mekanizmayla hareket ederken beyaz florosanlara mor ve siyah eşlik etmekte kırmızı göz farı bir de. içine düştüm bu kayboluşun gırtlağında titreştim ses tellerine dönüştüm üzerimde çiçekli bir elbise alice in bir sonraki düşüşü değilim o sadece kaybolduğunu dile getiriyordu, yükseliyordu sesi ve ben dudaklari oluyordum dili tükrük salgısı, ses tellerindeki kalbi oluyordum. Kalboldukça bir parçası daha oluyordum bu sesin. her şey eskisine dönüyordu, upuzun paragrafları olan bir kitap, uykulu bir kadın...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)