düşünüyorum
28 Şub 2012
Bu gece gökyüzünde
Kalabalıkta keşfettiğin bir kişi, bu gece gök yüzünde bir yıldız.
parmaklarının ısısı, çamurlu ayakkabıları bulutların üzerinde.
camdansın geçmiş yok üzerinde yandıkça yeni bir şekilde varolansın.
hoohohoouw
bu gece gök yüzünde aya eşlik etmekte tüm evrene yer yüzüne ve ayak tabanlarıma.
yüzüme eğilmekte ışığını bastırıp.
bu gece gök yüzünde karanlık köşesinde gelişigüzel adımlarla bulutların üzerinde...
parmaklarının ısısı, çamurlu ayakkabıları bulutların üzerinde.
camdansın geçmiş yok üzerinde yandıkça yeni bir şekilde varolansın.
hoohohoouw
bu gece gök yüzünde aya eşlik etmekte tüm evrene yer yüzüne ve ayak tabanlarıma.
yüzüme eğilmekte ışığını bastırıp.
bu gece gök yüzünde karanlık köşesinde gelişigüzel adımlarla bulutların üzerinde...
27 Şub 2012
Son derece
Saksafon ve karanlık, yabancı bu tam bir yabancı siyahından sıyrılmayana kadar güzel bir müzik katan kendine.
yaratacak, olma dı indirecek camı gelişi güzel şekiller yerde mayalayacak bir şeyleri, dölleyecek.
bir konuşma, bir gelin, çamurlu yollar... Duvarın kenarından ayağını sarkıtmış kız çocuğu, hayaletler, müzik alabildiğine, esmerinden bir yiğit, çürük kavak yapraklarının kokusu ve bambaşka bir sürü değişken.
dağda bitmek nedir bilmeyen bombardıman, marş yükselmekte göğe yükseklere bir umut kulakları en iyi işiten en merhametli tanrıya.
etekte köy, karanlık içinde. Uykusunda yaşlılığını devam ettiren ihtiyarlar, saçlarından su damlayan kadınlar ıslanan toprak.
şehir, asfalt yolda serap. Ucube ucube ucube, ne ağaç ağaçlığının farkında, ne balık balık oluşunun , ne solucan solucanlığının, ne insan insanlığının...
doktorlar, ezan, kesilen müzik
yaratacak, olma dı indirecek camı gelişi güzel şekiller yerde mayalayacak bir şeyleri, dölleyecek.
bir konuşma, bir gelin, çamurlu yollar... Duvarın kenarından ayağını sarkıtmış kız çocuğu, hayaletler, müzik alabildiğine, esmerinden bir yiğit, çürük kavak yapraklarının kokusu ve bambaşka bir sürü değişken.
dağda bitmek nedir bilmeyen bombardıman, marş yükselmekte göğe yükseklere bir umut kulakları en iyi işiten en merhametli tanrıya.
etekte köy, karanlık içinde. Uykusunda yaşlılığını devam ettiren ihtiyarlar, saçlarından su damlayan kadınlar ıslanan toprak.
şehir, asfalt yolda serap. Ucube ucube ucube, ne ağaç ağaçlığının farkında, ne balık balık oluşunun , ne solucan solucanlığının, ne insan insanlığının...
doktorlar, ezan, kesilen müzik
25 Şub 2012
22 Şub 2012
21 Şub 2012
17 Şub 2012
yaparlar
çoğu güzel bir mezar buldukça içine girmeye yanaşır
nasıl olsa ölmeyecek mi?
duygu, can vücut... elbise ... bardak bile gökyüzü bile...
nasıl olsa ölmeyecek mi?
duygu, can vücut... elbise ... bardak bile gökyüzü bile...
16 Şub 2012
eşitlik
bunu yapmaya ihtiyacım vardı, ama sadece bir dudak ağrısını sebep koştum
var mı kızgınlık
yoktur sanırım ama beklemenin yanığı acıtıyordur
geçer...
13 Şub 2012
ruhlarda kaçan bir hayalet
Bir rûya toplamıyla bir kurşun olup saplanır bedene, beklenen neydi sanki bunun dışında. Adına kabus diyemem, en son konuştuklarım ve yıllardır boğuştuklarımın kötü bir çözünürlükle zihnimde sahnelenmesine. asıldığım hayattan kurtulduğumda duyulacak ölü bir çığlığa kavuşmam gerekirken bacaklarıma yayılan ağrı yine de küçük bir çığlık. Yorgan hiç olmadığı kadar üzerime serili, uyuyakalmışlık müzıği çalıp duruyor. Kaskatı yüzlü içimdeki ihtiyar hala hükmediyor bana, uçarılığımı, sevecenlığimi emiyor. gelecek boş bir sahne olarak görüldükçe ona güzel roldaşlar gerekli, üzerine ihtiyarımın bağırsaklarını boşalttığı tanrı vergisi küçük arenamda yangının sönmek üzere son cızırtıları... -görülebilecek en anlamlı yaratıktı bir kedi- uyanış hastalananın çıkarttığı gürültü rüyada küçük dilini yutmuşçasına ben ve olanlar ve son klasik bilindik hangi ruhbilimciye sorulsa biraz becerikli, bilirdi sadece bir kadın yönelişiyle sezmişlikti benimki ise. Ezberledikçe tekrarlayasım gelmemelı artık.
ruhlarda kaçan bir hayalet
13 Şubat 2012 03:03
9 Şub 2012
4 Şub 2012
sallantı
sıcak yerlere sığınan kedilerin yaramazlıkları miyawlamaları şöyle ki miaouuww erkek kedi maauuuu hepsi benim kulağıma saçma sapan ve çatıda...
silmemeyi gerektiren bir beşlik dize benim içinde erimiş kenarindan aşağıya kafasını sallayan düşlerimin yer almadığı uzak durmak istediğim burun kıvırdığım bir öykü
o kadar az ki o kadar az
çocuklar özeniyor bize, büyüyemiyoruz oysa ne olacağız görüşemiyoruz uzaklaşamıyoruz uzaklaşamıyorum belki sonra bulantı hepsi bulantı
silmemeyi gerektiren bir beşlik dize benim içinde erimiş kenarindan aşağıya kafasını sallayan düşlerimin yer almadığı uzak durmak istediğim burun kıvırdığım bir öykü
o kadar az ki o kadar az
çocuklar özeniyor bize, büyüyemiyoruz oysa ne olacağız görüşemiyoruz uzaklaşamıyoruz uzaklaşamıyorum belki sonra bulantı hepsi bulantı
2 Şub 2012
kırıntı
Merdivenlere açılan kapının içeriye boş bir tabut taşıdığını görürdüm bana haber vermeden çıkıp gitmiş bir anıyı içinde taşıyan her gün, içimde. Sevebildiğim hiçbir şey kalmadı tüm bildiğim çirkinleşti. Kaç cümle tamamlandı, kaç bakış? ruhunu feda etmiş kaç ruh ceset gibi kokmaya başladı. Çabalarım gökyüzünde Zarasız ufak bir bulutken aniden nefesim kesilir oldu, yaşıyoruz sen gitmeyi başaramadın içime bir huzursuzluk salmış olmakla kaldın ama beni alıp götüren bir gölge büyüdükçe büyüdü kör olduğunu sanmaya başladın her yere sıçramış varlığın ne de uzak kaldı. Konuşmaya başladıkça yüzyıl sonra ikimizin yüzünde farklı günışıkları farklı sevinçler farklı sevgiler farklı acılar aynı geçmişle iki fedakâr olmanın dışında içinde çoğalan delilik ve yaralanmışlık gördün mü içimdekileri.
25.01.12
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)