13 Oca 2011

eski

kendini aramaya başlar kırmızı bir hayatın içinde
bir sürü kişinin içinde hangisi odur
ümitsizlikle gelmiştir bu kırmızıya
kırmızı da yaşayan insanlardan biri de ben miyim acaba deyip
başı dizlerinin arasında
elerini göremediği birini görür
sarsar onu ve onu korkutur
çünkü burada ses diye bir şey yoktur
kendisinden daha zayıf biridir bu
bu eski halidir
elleri kırmızıya boyanmış
ve ayakları
şeffaf hayaletinin içine yerleştirir kendini
tam olmasa da yerleşmiştir
artık gitmeli
kaybedildi
.......
arar kendini yoktur
yoksa yok olacaktır
bir daha asla böyle bir yere giremeyecektir
çünkü kalbinin ona ait kısmını asla alamayacaktır
orda kalacaktı ve o sonsuza kadar çekip gidecektir
yoktu
sonsuzluk onu bekliyordu
üstelik ıslanmıştı kırmızıyla
diğerleri gibi değildi
oraya ait değildi
biraz daha aradı kendini
yorgundu
pişmandı
pişman olmak istiyordu hem
yürüyordu yürüdükçe üşümeye başlıyordu
ağlamaya başladı
arkasında bıraktığı göz yaşları
toplanıyordu ve onu oluşturuyordu
oysa bunun farkında değildi
gitmek istemiyordu ayrıca
acıkmaya başlıyordu
ve orda başkalarını keşfe çıkıyordu
onun bulunamadığı bu yerin sahiplerini
ve elindeki parçayı oradaki birinin yüreğine bırakıyordu
oysa paramparça oluyordu bir daha birleşmemek üzere
oysa arkasına dönse orda kendini görecekti
elindeki parçayla yaşamaya başlayacak kendisini
oysa ümitsizce gidiyordu
hiç bir şeyin farkında olmadan
sadece kendi acısını düşünerek
....
gözlerine bakıyordu
kendi gözlerine
hiç bir şey anlamıyordu
bilmiyordu
emin olmak zorunda değildi
elindeki anahtarı olabildiğince uzağa fırlatıyordu
ve kendi kalbine dönüyordu
kendi içini görmek içine anahtar gerekliydi
ne de uyulması gerekilen kurallar söz konusuydu
içindekileri görmeye ihtiyaç duymuyordu
içindekileri
içindekileri görmeden sevmek istiyordu
papatyaları seviyordu
seviyor
sevmiyordu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Noktala