26 Kas 2010

karma


Üzülme zamanı geldi hadi ağla
Yüzünü as
Kalbin ağrısın
Ellerin titresin
Kafanı toplamakta güçlük çek
Ruhun sıkılsın
Uykun gelsin
Ağlamayı bile isteme
Anlam kaybına uğramış bir hayat gör
Renkleri fark etme
Hadi kapa gözlerini
Yaşamamaya bakmaya hazırlan
Kimse dokunamayacak sen bu hikayeyi yazdığında
Ve alamayacaklar kitaplarını
Soramayacaklar adını
Okuyacaklar
kurtulamazsın
Kimsin sen
Hadi uyu rüyanda yeniden acıtacaklar ruhunu
Rüya görmemeye bak

24 Kas 2010

(alıntı)


Silinmiş insan suretleri peşine sokaklara çıktım...
Yürüyerek geçtiğim tüm sokakları dolandım gece boyunca
karanlıktı biri, öteki ay ışığına tutkuluydu...
Bulutsuzluğuna yıldızları çağırmış gökyüzünün altında biri..
Rüzgarla buluşmuştu diğeri...
Sordum...
bir bir hepinizi
usanmadan dinlenecek sayısız öyküleriniz vardı
sevgileri yarım bıraktığınız, utandığınız
kırılganlığınızı meşrulaştırma hesabına silip siliştirdiğiniz
paylaşımlarınız, özlemleriniz, korkularınız, düşleriniz
sordum,dinledim ama anlamadım
iyi de neden sakladınız?
Ne anlamı var artık söylemenin demişsiniz.
Bu saatten sonra olmaz deyip zamanı küçümsemişsiniz
sahip olduğunuz mal çokluğunda sefil ve hırsınız kadar yalnız olmak ve kaybolmak arasında varlığımıza yazık ettik
gerçekçi olmak ve mantık yontuları arasında...
Yürüyerek geçtiğim bütün sokakların üzerinde
dolandım gece boyunca nefesinizi nefesime katıp
toplayabilmek için duyarsızlık ve bencillik yüklü hep haklı çıkma ve güçlü kalma adına taktığımız maskeleri...
Öyle umarsızdı ki hergün geçtiğimiz o sokaklar
aynılığının bezginliğinde
topuklarla çiğnendiği
aynı umursamazlıkta
kimbilir kaç kez değiştirdi çehresini
uçurtma kuyruğunda
ağaçlar çiçeğe durduğunda
ve taşırken cüssesinden ağır bir deneyi karınca
yağmur altında ebem kuşağı...
Bir günaydın, bir merhaba hatırına...

iks ye ze

Çayın yanında sırıtan dizler ve tek şekerli prefabrik bir sevda... Günaydın, hepsi bu.

...

aslında bir sorunda, çözümün tam tersi bir durumu gerçekleştirirsekte değişen birşey olmaz. yeter ki çözümün ne olduğunu bilelim yani sorunu tanıyalım..

..

ELLİMİZDE HİÇ BİR ZAMAN VARDI VE HER ZAMAN HİÇTİK

22 Kas 2010

bir benzeri

her zaman vardır gökyüzü

teomancık

8 Kas 2010

Birkaç gün daha geçiyor hayatımdan, birbirinin aynı, hep aynı. Aynı renklerde soluk alıyorum. Seni kendimde buluyorken, kendimi kaybediyorum. Yeni insanlar tanıyorum, güzel insanlar. Onlarla konuşuyorum, dertleşiyorum.
Özlüyorum.
Sabır yetmiyor bazen, koku yetmiyor.
Önümde, arkamda, sağımda, solumda ormanlar yükseliyor, yemyeşil. Dağlar yükseliyor karı bekleyen. Yollar uzanıyor sana doğru mu , bana doğru mu belirsiz.
Korku kalmadı ruhumda, bazen hiçbir şey kalmıyor ya.
Sevdiklerini uzakta bırakıp, uzağı sevmek mi yaptığım, kendimi daha çok sevdiğimden mi uzaklardayım. Hayatın gerekliliği biliyorum ya, olmuyor ya da çok zor oluyor.
Nasıl günler bunlar; soğuk, ıssız. Mesafeler, mesafeler, mesafeler….
Yeni insanlar tanımak.. yeni güzel insanlar. Sesleri duymasam da yüreklerini hissettiğim. Yeni insanlar tanımak. Yeni ve beni yaralayan insanlar. Bana yeni hikayeler anlatamayan insanlar….

İçimden geçen şiirleri duyuyor musun? Avuçlarımdan kayan..
İçim acıyor, acı şiirlerimi okuyor musun?.. okuyorsan acısını dudaklarında mı yoksa ruhunda mı hissediyorsun?..
Şiirlerimde yalnız bırakıyor beni, beni unutuyorsun.
Bir ressam fırçasını son kez dokunduruyor tuvale, heykeltıraş son dokunuşlarda eserinin. Bense şiirlerimi bırakıp ölmeyi seçiyorum sanki. Resmin son halini görmemek için, parmak uçlarıyla dokunmamak için heykele, yarım kalmış şiirlerimi ruhuma saklayıp ölmek ya neyse boş verni

bir eflatun ölüm (alıntı)

kırgınım, saçılmış bir nar gibiyim sessiz akan bir ırmağım geceden git dersen giderim kal dersen kalırım git dersen kuşlar da dönmez, güz kuşları yanıma kiraz hevenkleri alırım ve seninle yaşadığım o iyi günleri, kötü günleri bırakırım. aynı gökyüzü aynı keder değişen bir şey yok ki gidip yağmurlara durayım. söylenmemiş sahipsiz bir şarkıyım belki sararmış eski resimlerde kalırım belki esmer bir çocuğun dilinde. bütün derinlikler sığ sözcüklerin hepsi iğreti değişen bir şey yok hiç ölüm hariç. aynı gökyüzü aynı keder.

yavaşça ve biraz da sessizce

Yılın son günleri.. ne önemi var diğer günlerde beni biraz daha ölüme yaklaştıranlardan, karmaşıklığımın sürüp gittiği bir hayat bedenimde içimde diğer günler diye bir şey yok benim içinBedenim diyebiliyorum ya ruhum nerde ruhum yaralı bazen ölü ruhum bu aralar ölüsü bile olmayan ruhum. Hüznü inkar etmek biraz daha güçlü olmamı sağlamıyor biliyorum  .
Bir şehir insanı bu kadar yaralar mı.. bu kadar acımasız olur mu..  

5 Kas 2010

05.11.10


en baştan başlamak gerekirse; gereksiz sözler ve insanlar...