6 May 2014

yanık sabahlar

sabahları geceler incelir ya biraz
kimse bilmez işte bunları
kıvrımında ağzının uyanınca uçurtmalar

içimde hayatı ağlayan biri vardı

kederden ellerim vardı kimse bilmez
tül tül akan efkârdım akşama
günleri okşayarak öperek yılları
kalbim bir ormanda kış ayları
kırbacın vurduğu atın hızında çarpardı

sabahları kâğıt gibi yanar ya ucundan
eksik redifte kül olur satırlar gazel
ürpererek trenler, periler donarak
aynı biçimde eskir kimse bilmez
veremli mendille telaşlı kalp

bilmedim neden susar kuşlar kimse bilmez
nasıl akıp durur gece suyun ak teninden
yanarak gözyaşları saçlar karışarak
susarken bir gemi usulca demir aldı
çağlayıp durdu bir şey derinden

sabahları bensiz uyanınca üşüme diye
mavi bir hırka bırakır gittiği yerde ay
elma kabuğu kaynar çaydanlıkta
radyoda incesaz ve limonlu zeytin

içimde hayatı anlayan biri vardı

-o. caymaz-
-pervaneyle yaren

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Noktala