24 Kas 2011

Yüzüne bakarken hareketlenen elleri yönetmekte olan bir zihnin büyümüş hali…
Beni görmeniz için bas bas bağırmıyorum yağmurun ıslattığı kadar gökkuşağının heyecanı da gerçektir, gözlerini gökkuşağına çevir dediğimde sevebileceğin bir güzellik diye bildiğim içindi ama benim içimde oluşan bir gökkuşağı ya da kirlilik ya da, ya da kendi amaçlarını bir kenara koyabileceğini düşündüğümden değil sadece boş bir heyecan…  Sesteki kuruluk hepsi çatırdayan neşesizlik duyuran bitirilemeyen bir konuşmayla neredeyse eşdeğer.
Oyuncu yüzler, “Evet canım Paris’ti..”. çabuk sıkılmalarımdan biriydi, yoruldum sadece hala zevk aldığım bir duman…
Kabalık, yüzsüzlük ve küstahlık, hakkındaki yargılarım birazdan yüzüne çarpacak biraz daha sürdürürsen hayal kurmayı.
Küçük parmak izleri, küçük suçlar boşlukları doldurmak adına mutlu olmak adına tabi bilinçsizce olsa da…
En başından beri bir şeyler eksikti, annem neredeydi, babam nedendi, kardeşlerim nasıldı? Canım yanıyor olamazdı, plastik bir varoluştu, taştım, içimde eksik olan şey neydi?
Yanlarında durmak istemedikçe,kırıldıkça yine kıranların bahçesine çakılmam ohhh artık yeterdi o zaman bile..
Hep kirli sular  ve ölen balıklar, konuşabilen yılanlar ve zürafalar… kan, et, kan, lağım…
Tüllerin tutuştuğu küçük öykü
Küçülen bir öykü, küçüldükçe taşabilen, altında kaldığım…
Ne kadar devam edebileceğimi bilmiyorum,…
Güzel olmaya çalıştıkça beraberinde küstahlığını ve terbiyesizliğini ne diye getiriyorsun…
Kıpkırmızı bir sıcaklık, deniz diyorsun en arkadan, martılar ve şarkılar…
Haliç diyorsun…
Görmezden geliyorum, yaşanılacaklar istenilen gibi olmaz benim hakkımda… kan, et , kan, yüzüyorum, sel suyu…
Yaşadıklarını kucaklıyorum, onların küçücük hallerini büyüyen bir adamın içine sıkışıp kalmış nefes nefese, ben çekingen ve korkağım köpek sevmem bu yüzden ne korkularımla dostluk kuracak kadar katlanılır bulmuyorum duygularımı, sıkıcı bunaltıcı her ne boktan hava estiriyorsam ki içim kirleniyorken hapşırırken havada uçan tozlar ve günde yüz miligramlık dudak kıvrımlarından…
Peki sen en korkunç gerçeği uyandığında görmüş bir yüze güzelliği hakkında bir fikir vermesi hakkında ne denli saçmalamış olabileceğini rüyanda görüyor musun, söylediği şeyleri abartılı ve aptalca bulmanın önemsendiğini mi sanıyorsun…
Biri akla ihtiyacım olmadığı hakkındaki önsözümün üzerine oturuyor…
Artık yerine konulmayacak bir şey eksik, günahkar bir ölü gibiyim, sıradaki ceza…
Beni bırak sadece bırak…

Tüm leylekler yuvalarında ölmüşlerdi
Toprağın canı yanıyordu
Aslında kıştı her şey üşüyordu akmış bir zaman söz konusu değildi, şaşkın olaylar meydana geliyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Noktala