16 Tem 2011

s. ç.


Mahcubiyet duymuyorsun
Bu kaçıncı oldu? Herkes aynı şeyi söylüyor, hep aynı şeyi istiyorlar. Boynumuza sarıl, güzel şeyler söyle, üzgünüm demelerinle, suçsuzluğuna deliller sunmanla giderilmiyor içimize bıraktığın bir avuç sıkıntı ve öfke. Kendini ifade etmek istemediğin halde senden bir açıklama beklediğimi hissetmen içini ezip saçmalamana sebep oluyorsa bunu bize çektirmenin de sana sıkıntı vermiş olması gerekir. Hadi ama koynunu aç bize, içini aç bize, cebini aç bize…
Doğruyu söyle bana, söz ver doğruyu söyleyeceğine…
Dün gece neden ağlıyordun? Duydum seni…
-sinir krizi geçirmediğim sürece başka birinin yanında ağlamam, düşündükçe içimi yakan bir şey varsa biriktirip sessizce ağlarım kimse görmeden. Zayıf sanmasınlar diye değil duygularıma el sürülmesin diye, ağlamış olmamalıyım, hatırlamıyorum-
Bilmiyorum belki uykumda ağlıyorumdur, tuhaf…
*
Aynı şeyi sen de yapıyorsun ama beni suçlarken neden kendine bakmıyorsun ve diğer insanlara? Neyim ben sanıyorsun, senin için aniden yaratılmış gibi bir halim mi var? Ben her seferinde affederken sendeki bu biriktirip yüzüme tükürdüklerini bile affederken… hayır sevmiyorum seni, asla sevmedim, sevdirme isteğim de olmadı samimiyetimi ve düşünceli/zeki halimi beğeniye de açmış değilim, canını sıkmak istemedim sıkılmayı göze alandın hem bir anda bir canavara dönüşmek zorunda mıydın, sevmeye kalksam bulamayacaktım oysa bir canavarda işine yaramaz bir dal ne gezerdi. Bırak ta içinde görüverdiğim hep kaçan o sevimliliğin peşinden koşayım sen de habersiz kalmak istedikçe ondan, daha çok seviyorsun çünkü sevilecek şey…
Bir sus bir sussan hani anlatamıyorum sana ve  anlamıyorum seni diyorum ki inan bana elimden gelen bu üzgünüm bunu telafi etmeye gerek duymanın ne anlamı olur ? anlam çıkaramıyorum, gerçekten çıkaramıyorum. Yaşayamadığımız bir anı başka bir anla telafi etmeye zorlamak ne diye ki sıkıntıya girip telafi telafi diye çıldırayım hem suçsuz hem güçsüzken ağır bir yükün altına gireyim aklına tüküreyim senin artık anla beni duyuyor musun, anla!  Kızıyor değilim sadece çirkinleşip aniden gülümseyerek sarılacağım beklemiyordun bir an korkuttum seni ama gerçekten beni çıldırtıyorsun biraz da sen çıldır biraz ben ölelim bu döngüde hep ölelim sıvılaşıp ölelim tüm kaplarda bir şekil çıkara çıkara ve lütfen bunu bana çok görme zeytin yağı olayım üste çıkayım muzırlık yapayım öz kütlem düşük olsun ne olur ki? Sen de duydun mu, ağlıyormuş uykusunda diyor? Önemsemeliyiz onu…
Neşelenmiyorsun ha, o zaman gıdıklayacağız seni gel buraya…
Atlarım vallahi atlarım.. hem su şişesi de elimde su içtikçe dokunulmaz oluyorum ya…
Çıldırdın mı düşeceksin…
Asıl sen çıldırdın ne diye ağlıyorsun, ne diye tedirginleştiniz ki hep otururum buraya, iyi inerim kendinize gelin yalnız…
Mavi gardıropta sevgi asılmış masada sevgi var, pencere pervazı gökyüzünden armağan bir sevgi içinde neseli, oturduğum yer kanımdan izler taşıyor benim sıcaklığımı taşıyarak, yatağım hep mahzun duruyoryine öyle ama yastığım deli oluyor bana yumuşacık, yanıma gelip oturdu…
Akan her şey ısıtı; soyut, somut…   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Noktala