31 May 2011

İçimiz maviyse bulutlarımız olur; siyahsa yıldız. Ay yok, güneş de...

Bir cevap mı olacak, kelimeler geçmişten getirilecek küf kokan hikayeler mi canlandırılacak? Bilmiyorum ben, cam kırıkları yerleştirilmiş kuyulara düşerim her defasında kabus bu ya. Bir şehre yol alırım leyleklerin yuvalarına döndüğü yol boyu kağıt paralar veririm kuşlara gözlerimle cebine yerleştirsinler diye. Uykum var, yorgunum, kafam darmadağınık iyi olma olasılığım sırtını matematiğe vermekten çekiniyor sırt üstü beton zemine çakılacağını biliyor. Kanım soğuk soğuk pompalanıyor üşüten kibirler boynuna asılıyken. Kalemimi salıyorum bir yüz çiziyor saçı güzel olsun diyorum gerisi pek mühim değil, salandırmaya devam ediyorum aynı cümleleri yazmaktan usanmıyor yere düşüyor elimden bir ara.. İnancını hangi aç kurt yedi kafamda beynimi yerlebir eden hangi tilkinin dilime sapladığı saçmalığa inandın, kemikleri sızlıyor kuklalarımın burunları uzuyor, çiçekleri dökülüyor gülümsemeleri kirleniyor. Hatırlamıyorum, içimde tutunacak yeri yok ihanetlerin kimsem yok konuşacak konuşturamıyorum içimi kimse üzülmesin ben öleyim.( Iyi geber..)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Noktala