3 May 2011

geceli gündüzlü

22:56
01.05.11
Adımlarım sana doğruyken ne de çok üzülüyorum kendime emretmekten başka bir durum yaratamadığım için, içimdekilerin ağırlığından kurtaramadığım için sözlerimi, gülümseyemediğim için, sevinçten çıldırmış hallere giremediğim için, beni anlayamadığının farkına varıp kendimi anlatacak cümleler kuramadığım için ne de çok üzülüyorum…
Yanaklarımı şişiriyorum tüm başarısızlığım boyunca, bir çocuğumuz olsa aniden oldu bittiye gelmişçesine, her şey değişir mi, ah bana öyle geliyor ki ben iyi bir anne olabilirim ama asla iyi bir duygu durumuna sahip olan biri olamam bu böyle giderse.
Bir çocuk olsa annemin gözlerini alsa mavi baksa, senin inancını alsa peki ya ben ben ne verebilirim bir çocuğa sanırım tek bir şeye sahibim ya da kavramış bulunmaktayım ki bu özgür düşünce, düşüncelerini koklamasını canı sıkılınca çiğnemesini onlara hayat vermesini öğretebilirim belki birkaç bir şey daha ama bilmiyorum, mutlu olursun mutlu olur muyum? Olmalı mı?
Küçük kemiklerini sürükleyip götürüyor rüzgar, hayallerimin. bir şey izliyoruz birlikte aslında geçmiş hayatımdan bana kalan devam ettirmemin biraz adice olduğu bir durum olsa da hayatımda gerçekleştirmemin gerekli olduğu bir devrime alet olmak zorunda bırakacağım bazısının canının yanmasına sebep olacak ama canımıza minnet bir adilik aslında…
Fark etmeni beklediğim bir durum var aslında bana hikayeni anlatmak yerine masallar anlatmanı bekliyorum, o kadar gerçeklik var ki etrafta şeffaf ambalajlarda korunan, bana bir iki masal anlat hepsi bin bir gecede yer bulamamış ama yine de ayakta kalmayı başarabilmiş masallar baştan sona ‘a’ dan veya tercih ettiğin başka bir simgeden de oluşabilir kavramlardan uzak duygulara yakın bana nefes olabilecek iyileştirici özelliklere sahip basit ama ellerinde masmavi çiçeklere dönüşecek, mucizeleşecek hikayeler…
Sussan bile nasıl bir soluk oluyorsun bilemezsin aynı şehre karışmış varlıkların söz konusu olması bile muazzam bir etki yaratıyor yüzümde, bir tarih atıyoruz tüm takvimlerin bayramsız kalmış günlerine fırçanın kayıp şarkısını yansıtıyoruz tuvale “eheh heh he” hüzünlü sarılmaları yerinden söküp atıyor umudun tırnaklarım batıyor ruhuma ama alışık olmadıkları bu durumda...
Uykusuzluğumun yastık halinde kesiyorum yazıyı..
08:21


02.05.2011
Tabi ki kabus da gördüm ama sana ne denli teşekkür edeceğimi kucak dolusu bilemedim kelimelerinde hüzne rastlasam da aklımda her zaman gülümseyen ve asla incitmeyen bir görüntünün ışığı altında sonsuzluğa karışmış bulunduğun için ve tabi kimseciklerin hissedemediği 20 cm lik bir uzaklığın arasındaki müthiş iletişimin çiçeklerinin kokusu ruhumu sarmışken buluyorum seni en yakın arkadaşına rastlıyorum yıllar değiştirmiş yüzümüzü ama güzellik katmış görüntülerimize onca güzellikten sonra… bir hayatım da senin için mutlu olduğunda çıldıran sevinçten mutsuzluğunda kahrolan, paramparça olmuş hayatımdan biri… en keskin dualarım da mutlu olmanı sağlamayacak olsa da mutsuzluğunu kalbinden vuracak kadar iyi hedef tutturan…
Şimdi hikayendeki kişilerin kulaklarına fısıldıyorum ne denli bedenleri saran bir gülümseyişinin olduğunu sokakları anlamlandıran adımlarını, yeteneklerini, zihnime bıraktığın umudu, değerini ve cesaret oluşunu…
Sonra nerden çıka geldiysen gözlemimi açınca kaybolunca, bir şarkı yokluğundan istifade kanatıyor sabahı elmacık kemiklerimi kırıyor. Kalbim bir ıslak kelebek…
Bu resmin biten tarafında hep umut ve inancı simgeleyeceksin tüm yerleşkesinde hayatımın rüya gerçek fark etmeksizin…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Noktala