Hiç haber vermeden olur dönüşlerim, sıradan bir kapı çalışıdır duyulan evde; herhangi biri gelmiştir ya da hep ordaymışım gibi bir geçiştir açıksa kapı, içeri. saatler gecikmiş olabilir diye, bekletmeyi sevmediğim için, özlem dakikalarının çıkardığı kulak tırmalayan sesi haykırmak istemediğim içindir habersiz dönüşlerim. Bana ait olan diye tanımlanan tüm yalanları kafamda toparlarım; gerekenler ve artık işi bitmiş olanlar diye
hiç haber vermeden tıpkı iyi bildiğim imla kurallarını söz konusu etmediğim gibi ama daha da ilerisi hiç mi hiç söz konusu değildir bir ayrılık sadece kısa süreli bir uyku hali gibidir pijamalarla karşılarına çıkmak isterim ancak henüz o kadar ceseratli değilim... iki kişiye ait tek parça olan bedenim.. bu tek parçanın içine yerleştirilmiş yıpranmış ve eski ruhun sanki anlamlanmış gibi bu anlamlanmanın bedelin ödemek üzere bir sürü çatışmaya girmek üzere -yeteneksizliğini sergilemek üzere desem daha doğru olacaktır efendim- , bu tek parçanın mutluluk hali adını verdikleri ve uğruna acı çekilen duyguya sahip olmak için yüzüne aptal bir gülümseme çağırıp, saçlarısavrula savrula savaşacağına şahit bırakırken kendimi oh evet işte yeniden anlamsızlık bu gerçek bir mutluluk değil ama etrafımdaki insanlar ellerinde tuttukları canı burnunda sevgiler sunmaya başlamışlardır, sevinsem mi, üzülsem mi?mutluluk nasıl bir savaş sonucu elde edilir saçma mı bu insanlar o zavallı canlı bizim uyuttuğumuz hormonlarızı uyandırmak üzere yaratılmış olmanın acısını çekmeye başlar işte bu düşüncelerin zihnimizde savrulduğu an. o sadece sevginin kokusudur bir emir eri değil. bir tek parça değil, iki koca sevgi de değil bir yığın gen olayı var -işte burası işi karıştırıyor- böyle şeyler falan filan..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Noktala