içime bak kendini göreceksin
gövdesinde yeşil yosunlarla duran yapraksız bir ağacı, yüzümde karşılaştığın duygular ya da damarlarındaki kanın akışında sürüklenen hormonların yaratacağı etkide aynı. biraz daha melatonin almaz mısın dudaklarımdan. bana bak bir kuyuya bakarmış gibi içime ay düşmüş gibi seninle bir sorunum yok sen varsın ben varım ve onlar var yalnızca biz yokuz bizler var ve sen sen beni yaralama hakkına sahip değilim ki ben de sütten çıkmış ak kaşık değilim
bana bak hayatımdaki kurutulmuş kelebekleri duydun mu hiç, bahçemizdeki çiçeklere konunca yakalardım onları ve eskiden bahçemiz çok güzeldi, çokça kelebek gelirdi arı olurdu, kedimiz vardı ve bir muhabbet kuşumuz. bana bak koruduk kuşu kediden ama kedi öldü tıpkı senin ölüşün gibi tıpkı o yosunların sarmaktan zevk aldığı kuru ağaç gibi.
bana bak mevsimler nedir benim için mevsimler sararmış otlardır ne cesur ve çıplak ağaçlardır ne de bulutların üzerimizden geçen adımları. bana bak müzisyen bir sevgilim vardı ama midemi bulandırmamaya yetmedi ritimleri ve bir yalanı hakketti ve ben yalanı hiç çaktırmam ama eğlenceli oluyor
bana bakıyorsun ya kafamdaki kırk tilkinin sana saldırası var. eğer kusmak gibi güzel bir eylem olmasa seni iyice içimden attığımı ya da atma isteğimin olduğunu nasıl keşfedebilirim, öyle durma da bir peçete uzat.
peçetede kan izleri, dudağım kanıyor, tatsız melatonin kokmadan öylece biraz östrojen. bana bak görüyormusun saysak herşeyi tüm hormonları off lanet olsun diyorum bazen hormon ürünümü yaşanılan herşey bir ilaç örneğin cipraleks mutlu ediyor adam yahu ediyor ya boğazını sıkıyorlarmış gibi oluyor.
bana bak kar olamamış yağmur damlası gibiyim ya da bir kuşun kanadıyla göğe çıkmışta kanada tutunamayıp paramparça olmuş su damlacığı. bana bak bir arkadaşım vardı konuşmalarımızın yarısı sövmekle geçerdi sinirlerimi bozardı ben felsefe yapardım o okuldan atılmış bir felsefe öğrencisiydi hayatımda en sevdiğim sohbeti evlenince karıcığının kıskançlık krizleriyle sona erdi karısına da sövmek isterdim ama kadınlar ah kadınlar bir kısmını diri diri gömmeli.
bana bak kusasım ne de çok kullanır oldum çünkü içimden boyuna kusmak geliyor e sende tetikleyince, ama bir saniye uzak dur benden.
bana bak ölmek beni hiç korkutmadı çocukken ablamı eğlendirmek için korkuluksuz merdivenden kafamı sallamıştım bakar mısın düşmüyorum deyip sonra küt diye düşüp yuvarlanmıştım, arkadaşlarıma küstüm diye duvarın kenarından gözlerimi kapatarak yürümüştüm de kanlar içinde kalmıştım onların bak düşeceksin sözlerini kulak arkası ederek.
beni anlayamazsın bu dediklerim dört yaşımdaki olaylar ve hala aynı inatçıyım sevdiklerim için kendimden kolayca geçerim ve küskün durmaktansa ölmeyi tercih ederim, suçlu olmak karşımdakinin zoruna gidiyorsa ne yapar eder suçlu konumuna koyarım kendimi hikayeler anlatırım bok gibi anlamazsın.
bana bak üşüdüm ya hala çenem çalışıyor. acıktın mı, yemek kokusu tükürük salgını mı artırdı, miden bir hazırlık içine mi girdi gerekli organlar uyarıldı mı? işte başka bir nokta bedensel ihtiyaçlar vücutta uyarı yapar ruhsal ihtiyaçlar da fakat iradesel ve içsel durumlar uyarı yapmaz bu noktayı yakaladın mı. tabiki birbirleriyle direk bağlıdırlar fakat biri diğerinin önüne geçmemeli.
bana bak ipin ucunu yine kaçırdım. bana bak mutlu olmak kadar ucuz bir numara yok, istediğim anda mutlu olabilirim bunu biliyorum ya da yapabiliyorum, istediğim duygu haline geçebilirim altı üstü bir şey için karar verecem ve hem artık olağanüstü bir durum olmadığı için duygularımı etkileyecek, iradeyle sevilemiyor, bende dengesizce salakça ahmakça büsbütün seviliyor... hadi git..
yazılarım en ucuzundan peri tozu ama benim oldukları için seviyorum zaten kimsenin üzerine üfürdüğüm yok kendi üzerimden başka. bana bak ne güzel bahar geldi falan diyor insanlar ama alerjim var polen molen canıma okuyor da işler yoluna giriyor hayatımda hissediyorum bir şeyler bana geri dönüyor içimde kelebek olmayı bekleyen tırtıllar yumurtalarının kabuğunu yokluyor. hayatım büyük bir karmaşa çok yoğun, kalbim kırgın bir haylaz aklı başında durası yok burnunu her kalba mi ne sokuyor off deli ediyor beni. tekrar tekrar aynı şeyleri yaşamaya epey alıştım sürekli kusuyorum ve yeniden yaşıyorum diye sorun yok yani adapteolabildim. anlatacaklarımın hep aynı şeyler olduğuna eminsin artık ama hiç biri gerçek hikaye değil ki içinde ne olduğu belirsiz bir resimim kendimi öylece boyadım anahtarım da yok ama saç tokalarına karşı hassas bir resim ansızın açılabiliyor. gülesim geliyor herşeyin üstüne kusmuğa çıkacak adın.
ha bir de bakar mısın bana bir bardak süt bir de kurabiye, bu da içimden dışıma akan cennetliklerden. hiç bir durum ve insana tapmam, sadece içimde iğrenç durumlar kalmayana kadar adını anarım hepsi bu, bu da sadece kulaklarımla duymuyor olmam her şeye sormalıyım gerçeği. küfretmeyi özledim ağız tadıyla. ben aradığım şeyi biliyorum ve ne yazık ki henüz bulamadım, ama kokusunu bile duysam o mu diye canım çıkana kadar peşinden koşmaktan vazgeçmeyeceğim. artık yazamıyorum yazmaya ayıracak zamanım yok ve düşüncelerimi yetişemiyorum üstüne unutkanımda ama dudaklarımın içinde gezinen hikayeler anlatıyorum kendime kulaklarımın içene dolan ruhumda çırpılan hikayeler, hep çarpıttığım sonunda. ben söylerim kendime ruhumdaysan duyarsın kelimelere sarılınca edepten başka ne olabilirlerki bu denli ahlakla hem birşey bekleniyor diye olmak zorunda değil hatta olması yanlış olanı oldurmalı sadece hiç umursamadan dil çıkararak hatta ya da teselli ederek ama yapmalı. son olarakta biliyorum ki bulduğum aradığım olmayacak bulmak için değil aramalarım içimde gezindiğini görüyorum ayak izleri kalbimin atışları ve o herhangi biri ve ben onu arıyorum bulunca aramadığım onu. bu kadar uzun değilim ben zaten bu kadar diye bir durum yok parça parça tüm yazı zaten sahip olduğum şeyleri bunları sev diye sunacak kadar tiksindirici değilim ki o yüzden ruhum herşeyden arınmak istiyor beni rahat bırak ve gör bir arınma daha yaşanmış olacak bu durumda üstelik yalan büyük bir kirdir eğer kalbi kirletenlerdense ya da kalbi kirlilerden. sevgiler hissediyorum şimdilerde daha çok arınıyorum, daha güzel konuşuyorum gözlerim güzelleşiyor her ne kadar fotoğraflarda kırmızı çıkmak gibi bir hastalıkla boğuşsalarda yanaklarımda tatlı öpüşler, kirler biraz geçti bana bak diyorum da kirlenmiş oluyorum ya bir süre bakmalısın son süre içimin güzelliğinden eminim diye bakmana izin veriyorum çünkü onu annem doyurdu ve o dünyanın en mükemmel insanı, göbek bağımı kesik doğdum ve bu meleklerle ilk dostluğumdu onlar bana dokundu güzellik bulaştı varsın geçici kirlilikler acıtsın alışığım, sana diyeceğim tek şey elinden geldiğince kendi aklını kullan çünkü duyguları sen yaşıyorsun ve duygularını en iyi analiz edecek olanda o bu noktada kalbinin sesini dinle ve yapılması gerekendir söylediği ama emin ol onun olduğundan sesin doğrudur ben hep pişman olmuşumdur dinlemeyince sonu acı bile görünse onu dinlerim o saçları dizime dökülmüş elerimle saçlarını okşadığım güzel ses... hayallerim kırık, hayatımdaki herşeyi kaybetmiş olduğumu görüyorum illa yaşamam gerekmiyor o kaybetme anını, onlara istedikleri şeyi veremediğim için benim kafama sıkabiliyorlar varsın sıksınlar ama bu beni üzüyor tümüyle bir alışverişin içinde bu hayat oysa ben hiç kimseyi affetmemezlik yapamıyorum nasıl kıyılır ki...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Noktala