30 Nis 2012

bu duygu haliyle gidilmezki o yerlere
başım dönüyor
o ağır bulantı içime tutundu
olumlu düşünmek, ben düşünmüyorum dinliyorum adamları, müzikleri. o eskimiş erkek sesleri akıyor bir sıvı gibi kulağıma da da da da da

da da da da da da





hiçbir şey.

.

27 Nis 2012

sağlıksız çizgiler, kabul görmez gözler


çabuk biten notalar, bir an önce dokunaklı olmaktan uzaklaşan suratlar soğuk geçti yumuşak hem sıcak giysilerden rüzgara bırakıldık yağmur yakaladı çatıların altındaydık


23 Nis 2012

ters

bulunabilen tek duygu
buralarda
daha fazlası ileride
epeyce
sapsarı çiçeklerin içinde tepeciğinde bir dağın iki asker, bir kadın bir çocuk bir adam
dibinde bir ağacın bir kadın
film mi gerçek mi derken kendi halinde çoşkusuyla akan bir doğa, çiçekler çiçekler çiçekler dağlarda tanrının çiçekleri, akan küçük şelalecikler, çöpler çöp adamlar...

çok leşler dinledi

16 Nis 2012

Mirel Wagner-red. (yolumda)

Matt Elliott - Dust Flesh and Bones. !

bir kabul edilmezlik hali üzerimde, onlara benziyorum kanlarını çekiyorum içime. biraz sistematikleşsin oyun derken sadece kelimelerde kalıyor ve gülüşmelerde. uçup giden bambaşka yere uçup giden başarısızlıklar tekrar başlangıçlar tekrar bitimler. sandalyesinin demirlerine dayadım oysa ayaklarımı, sigara dumanı, gürültü soğuk ayakta bekleyenler ödeşmek üzere hazırlanmadığını biliyorum ama fazlasıyla borçlu bıraktı beni bilmiyorki bilmiyor... bir demir çubuğa ayağımı çarptım, cam bir bardağa; bilmiyor... bitimin bitimi eksik saç telleri, sağnak yağmurda sırılsıklam kelimeler sunuyor şair silikleşiyor, hiç olmadığı kadar bilinmez oluyor var mıydı yer yüzünde varoluşu üzerine bir hücre hareketi yok bilmiyor. o milyarlarcanın içinde kendini bilmiyor eksilten yaşamı sevmeye devam ediyor sadece yaşamı ve yaşayabildiklerini koparabileceğini sevebileceğini biliyor kendinden de koparıyor.
hepsi uyku anı...

13 Nis 2012

...

10 Nis 2012

.

söz konusu güven değil gerek yok gerek yok bu tür şeylere, deriz bazen sürekli de diyebiliriz ardarda dipdibe hey hey demek istedim mesela günler geçerken hey geçin çabucak şuracıktan

Özlem BULUT - Van Şarkısı

Köklerinden sökülüp kurutulan bitkilerin zamanında ufak bir yolculuk, hayatta tutan bir şey bir gelecek bitiminin ihtişamı değil belirsiz bir şey nefesini ölümün saliselerinden çekip almış kimse her kimse, neyse o gerçeklik.

8 Nis 2012

3 Nis 2012

tırnakla itilen

trra lalla
bir gün daha şıçradı üzerine
bana bir şey olur elbet kalkarım ayağa yine bir şey olur
örneğin dilim düşer basar yere yaprak gibi
gözlerim kayar hasar alırlar ısınır
yine de toplanıp dağılıp toplanıp kaybolup tıkanıp tuhaf şeyleriz anlamsız
asetik asetik asetik olsakta dağılır anarşik oluruz

öykünün sisi içine aldı kelimeleri büyük patlama gerçekleşecekken

Beyaz, kahverengi, mavi bir gökyüzünden damladı dünyanın tüm kanı. Indirdim bıçağın sapını indirdim karnına korkunun, yalnızlığın, insanın. Bir mezarlık sakininden ayrılalı bir saat geçmişken eğildi ve ne kadarda güzelsin dedi, tümüyle korkuya kesilmiş bir yüzüme, sokaklardan vazgeçemeyen ayaklar kaydı.
bir fotoğraf karesinde bir yüz için neden hatırasız büyük bir yıkım bu !
güzel beyaz at dişlerinin arasına yanlış günahkarı seçti...

gökyüzü çiçekler açınca çirkinlikler
kaybolunca
O ki annesi menopoza girerken ergenliğe girmiştir
ééé bitti mi?
                  hayır!
sadece zihin askısı yere düştü, hatırlamıyor, tutamıyor orasında aklında altından lağım akan
biliyor musun orayı?